GÖNLÜMÜN SULTANINA (2)
Hey, adını mısrâlara sakladığım Sultânım
Gönlümde fırtınalar koparan hayrânım
Adına nağmeler döktüm, şiirler yazdım
Gönlüme Sultân oldun, hem cânım hemde Canânım
Demiştim ya serâp değil gönlümde ki Sultân ol
Göster demiştim sana ilticâ etmek hangi yol
Derbeder gibiyim akıl bır akmadın başımda
Söyle gülüm, hangisi sana varmak en kısa yol
Ne Güneş, ne Yıldız, ne Ay’da bulamadım o nûru
Sende ki parlaklık sönük kılar ateşte ki koru
Kamaştı gözlerim göremem senden başkasını
Anla artık beni, çalmadan İsrafil’in Sûru
Bir nebze nazârını ne olur çok görme bana
Müsâde et bakayım gözlerine kana kana
Sana visâlim her gece duâ da Yaradâna
Kavuştursun Rabbimiz Seni Bana, Beni Sana
Gökyüzünde tek kuş bırakmadım seni sormadık
Ne serçe bıraktım nede bülbül seni sormadık
Gül bahçesinde gül bırakmadım seni sormadık
Hepside bekle dedi çünkü; O da sana âşık
Beklerim elbet dedim, bek lemekse çare derdime
Beklerim, beklemek; kavuşturacaksa beklediğime
Ey seherde öten bülbül, haber götür nâdideme
Bekliyor Seni bekleyen, bekleyeni çok bekletme
Her iltifât her övgü sana lâyık Habibi
Divâne olmuş gönlümün ancak sensin Tabibi
Mahşere kalmasın ne olur o müsbet cevabın
Yalvarırım üzme emrine âmâde Garibi
Sana olan aşkım inan öyle temiz öyle sâf
Tek bildiğim; Seni sevdiğim, gerisi lâf-ı güzâf
Gönül fermân dinlemez ne y apayım vuruldum Sana
Aşkın yaktı kül etti beni, Sultânım biraz insaf
Uğruna ölem dedim gönlün hoş olacaksa
Vallâhi ölürüm cevâbın EVET olacaksa
Kurbân ederim bu cânı tereddütsüz Bitânem
Sana vuslâtım eğer ölümümle olacaksa
O halde söyle bana Sevdiğim
İstediğin bir cansa onu da vereyim
BİTANEM
M. Fatih
18.08.2003
